SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-ET’İME

<< 1858 >>

باب: التَّلْبِينَة.

24. TELBiNE DENİLEN BULAMAÇ

 

حدثنا يحيى بن بُكَير: حدثنا الليث، عن عُقَيل، عن ابن شهاب، عن عروة، عن عائشة زوج النبي صلى الله عليه وسلم:

 أنها كانت إذا مات الميت من أهلها، فاجتمع لذلك النساء، ثم تفرقن إلا أهلها وخاصتها، أمرت ببرمة من تَلْبِينَة فطُبخت، ثم صُنِعَ ثَريد فصُبَّت التَّلْبِينَة عليها، ثم قالت: كلن منها، فإني سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول: (التَّلْبِينَة مُجِمَّةٌ لفؤاد المريض، تذهب ببعض الحزن).

 

[-5417-] Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in zevcesi Aişe r.anha'dan rivayete göre:

 

Yakınlarından birisi öldüğü için kadınlar bu amaçla toplanıp bir araya geldikten sonra -onun akrabaları ve özel yakınları dışında- dağıldıklarında bir çömlek içinde bir telbıne bulamacı pişirilmesini emretti. Daha sonra da tirit yapıldı. Telbine onunüzerine döküldükten sonra: Bundan yiyiniz dedi. Çünkü ben Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i:

 

Telbine bulamacı hastanın kalbini rahatlatır ve kederin bir kısmını da giderir, diye buyururken dinlemişimdir. "

 

Bu Hadis 5689 ve 5690 numara ile gelecektir.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Telbine bulamacL" Telbine, un ya da kepekten yapılan, bazen içine bal da katılan bir bulamaçtır. Ona bu adın veriliş sebebi beyazlığı ve inceliği bakımından leben (süt)e benzediğinden dolayıdır. Bunun faydalı olanı, katı ve çiğ olanı değil de ince ve iyice pişmiş alanıdır.

 

"Rahatlatır." İleride Aişe radıyallahu anha'nın rivayet ettiği bu hadisin şerhi yüce Allah'ın izniyle Tıb bölümünde (5689.hadiste) gelecektir.

 

باب: الثَّريد.

25. TiRiT

 

حدثنا محمد بن بشار: حدثنا غُنْدَر: حدثنا شعبة، عن عمرو بن مُرَّة الجَمَلي، عن مُرَّة الهَمْداني، عن أبي موسى الأشعري، عن النبي صلى الله عليه وسلم قال:

 (كمل من الرجال كثير، ولم يكمل من النساء: إلا مريم بنت عمران، وآسية امرأة فرعون، وفضل عائشة على النساء كفضل الثَّريد على سائر الطعام).

 

[-5418-] Ebu Musa el-Eş'ari'den rivayete göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

 

"Erkeklerden pek çok kişi kemale ermiştir. Kadınlardan ise İmran'ın kızı Meryem, Firavun'un karısı Asiyelden başka kimse kl?male ermemiştir. Aişe'nin diğer kadınlara üstünlüğü ise tiridin diğer yemeklere olan üstünlüğü gibidir."

 

 

حدثنا عمرو بن عَون: حدثنا خالد بن عبد الله، عن أبي طُوَالة، عن أنس، عن النبي صلى الله عليه وسلم قال:

 (فضل عائشة على النساء، كفضل الثَّريد على سائر الطعام).

 

[-5419-] Enes r.a.'den rivayete göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

 

"Aişe'nin diğer kadınlara üstünlüğü tiridin diğer yemeklere olan üstünlüğü gibidir."

 

 

حدثنا عبد الله بن منير: سمع أبا حاتم الأشهل بن حاتم: حدثنا ابن عون، عن ثُمامة بن أنس، عن أنس رضي الله عنه قال:

 دخلت مع النبي صلى الله عليه وسلم على غلام له خيَّاط، فقدم إليه قصعة فيها ثريد، قال: وأقبل على عمله، قال: فجعل النبي صلى الله عليه وسلم يتتبع الدُّبَّاء، قال: فجعلت أتتبعه فأضعه بين يديه، قال: فما زلت بعد أحب الدُّبَّاء.

 

[-5420-] Enes r.a.'dan, dedi ki: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte terzi olan bir azadlısının yanına girdik. Bu terzi, onun önüne içinde tirid bulunan bir tencere getirdi.

 

(Enes) dedi ki: Sonra da işine döndü. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem kabakları araştırmaya koyuldu. (Enes) dedi ki: Ben de kabakları araştırmaya ve bulduklarımı önüne koymaya koyuldum. (Enes) dedi ki: İşte bundan sonra kabağı hep seviyorum."

 

باب: شاة مسموطة، والكتف والجنب.

26.TÜYLERİ SICAK SU İLE GİDERİLDİKTEN SONRA KIZARTILMIŞ KUZU, KOL VE YAN TARAF ETİ

 

حدثنا هُدبة بن خالد: حدثنا همَّام بن يحيى، عن قتادة قال:

 كنا نأتي أنس بن مالك رضي الله عنه وخبَّازه قائم، قال: كلوا، فما أعلم النبي صلى الله عليه وسلم رأى رغيفاً مرققاً حتى لحق بالله، ولا رأى شاة سميطاً بعينه قطُّ.

 

[-5421-] Katade'den, dedi ki: "Biz Enes b. Malik r.a.'ın yanına giderdik.

Onun ekmekçisi ayakta iken dedi ki:

 

Yiyiniz, ben Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Allah'ın huzuruna çıkıncaya kadar inceltiimiş ne bir beyaz ekmek gördüğünü, ne de gözleri ile tüyleri sıcak suyla izale edilmiş kızartılmış bir koyun gördüğünü bilmiyorum, dedi."

 

 

حدثنا محمد بن مقاتل: أخبرنا عبد الله: أخبرنا معمر، عن الزُهري، عن جعفر بن عمرو بن أمية الضمري، عن أبيه قال:

 رأيت رسول الله صلى الله عليه وسلم يحتزُّ من كتف شاة، يأكل منها، فدُعي إلى الصلاة، فقام فطرح السكين، فصلى ولم يتوضأ.

 

[-5422-] Cafer b. Amr b. Umeyye ed-Damrı'den, o babasından dedi ki:

 

"Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bir koyunun kürek kemiğinden et keserek yediğini gördüm. Sonra namaza çağrıldı, ayağa kalktı, bıçağı bıraktı ve abdest almadan namaz kıl(dır)d!."

 

باب: ما كان السلف يدَّخرون في بيوتهم وأسفارهم، من الطعام واللحم وغيره.

27. SELEFİN EVLERİNDE VE YOLCULUKLARINDA YİYECEK ET VE DAHA BAŞKA ŞEYLERİ SAKLAMALARI

 

وقالت عائشة وأسماء: صنعنا للنبي صلى الله عليه وسلم وأبي بكر سفرة.

Aişe ve Esma dedi ki: Biz Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile Ebu Bekr'e (hicretIerinde) bir sofra ve azık hazırladık, demişlerdir

 

حدثنا خلاد بن يحيى: حدثنا سفيان، عن عبد الرحمن بن عابس، عن أبيه قال: قلت لعائشة:

 أنهى النبي صلى الله عليه وسلم أن تؤكل لحوم الأضاحي فوق ثلاث؟ قالت: ما فعله إلا في عام جاع الناس فيه، فأراد أن يطعم الغني الفقير، وإن كنا لنرفع الكُرَاعَ، فنأكله بعد خمس عشرة، قيل: ما اضطركم إليه؟ فضحكت، قالت: ما شبع آل محمد صلى الله عليه وسلم من خبز بُرٍّ مأدوم ثلاثة أيام حتى لحق بالله.

وقال ابن كثير: أخبرنا سفيان: حدثنا عبد الرحمن بن عابس بهذا.

 

[-5423-] Abdurrahman b. AbisIten, o babasından şöyle demiştir:

 

"Ben Aişe'ye: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in, kurbanlık etlerinin üç günden sonra yenilmelerini yasakladığı doğru mudur, diye sordum.

 

O, şu cevabı verdi: Allah Rasulü bu işi sadece insanların açlık çektikleri bir yılda yapmıştı. Zenginin fakire yemek yedirmesini istemişti. Hiç şüphesiz bizler davar bacaklarını kaldırıp saklardık da (bayramdan) onbeş gün sonra onu yerdik. Ona: Sizi böyJe yapmaya mecbur eden ne idi, aiye soruldu, Aişe gülerek:

 

Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellemlin ali (aile halkı) o Allah'a kavuşuncaya kadar(arka arkaya) üç gün süre ile katığı da bulunan buğdayekmeğinden karınıarını doyurmuş değildirler. "

 

Bu Hadis 5438, 5570 ve 6687 numara ile gelecektir.

 

 

حدثني عبد الله بن محمد: حدثنا سفيان، عن عمرو، عن عطاء، عن جابر قال:

 كنا نتزود لحوم الهدي على عهد النبي صلى الله عليه وسلم إلى المدينة.

تابعه محمد، عن ابن عيينة، وقال ابن جريج: قلت لعطاء: أقال حتى جئنا المدينة؟ قال: لا.

 

[-5424-] Cabir r.a.'den, dedi ki: "Bizler Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in döneminde hediyelik kurbanlıkların etlerini Medine'ye kadar azık edinirdik."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"O bunu sadece insanların açlık çektikleri bir yılda yapmıştı. Zenginin fakire yedirmesini istemişti, dedi." A1şe bu hadis ile kurbanlık etlerinin üç günden fazla saklanmasının yasaklığının neshedilmiş olduğunu açıkça ifade etmiş bulunmaktadır. Buna göre bu yasağın sebebi, söz konusu illet (sebep, gerekçe) dolayısı ile özelolarak o yıla aitti. İleride -yüce Allah'ın izniyle- el-Edah'i (kurbanlıklar) bölümünün sonlarında (5570.hadiste) buna dair geniş açıklamalar gelecektir.

 

Buhar'ı'nin bu hadisi zikretmekteki amacı ise, Aişe r.anha'nın söylediği:

 

"Biz davarların bacaklarını ... saklardık" sözleridir. Bu sözlerle et saklamanın ve kurutulmuş et yemenin caiz olduğu açıklanmaktadır. Bunun sebebinin o zaman için etin az bulunması olduğu, hatta (et bir tarafa) ardı arkasına üç gün süre ile buğday unundan yapılmış ekmekten karınıarını doyuramadıkları da sabit bulunmaktadır.

 

"İbn Cüreyc dedi ki. .. "ıos Musannıf asıl hadisi Hac bölümünün "Kurbanlık hayvanlardan yenilenler" başlığında mevsul olarak rivayet etmiş bulunmaktadır. Lafzı şöyledir: "Biz önceleri kurbanlık develerimizin etlerinden üç günden fazla yemezdik. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bize ruhsat vererek: Yiyiniz ve azıklanınız, diye buyurdu." Ancak Buhari bu fazlalığı zikretmemiş olmakla birlikte Müslim zikretmiş bulunmaktadır. Hadisteki: "Yiyiniz ve azıklanınız" ifadelerinden sonra şunları söylemektedir: Ben Ata'ya: "Cabir: Medine'ye gelinceye kadar dedi mi, diye sordum. O: Evet, dedi."

 

Ancak bu, Medine'ye varıncaya kadar bu azıklandıkları etlerin onlarla birlikte kalmasını gerektirmez. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Fakat Müslim, Sevban yoluyla gelen hadiste şunu söylediğini zikretmektedir: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem kurbanlığını kestikten sonra bana: Ey Sevban, benim için bunun etini pişir, diye buyurdu. Ben de Medine'ye gelinceye kadar ona o pişirdiğim etten yedirip durdum."

 

İbn Battal dedi ki: Hadisten anlaşıldığına göre; 'ertesi güne herhangi bir yemek saklamak caiz değildir, az dahi olsa bir şey saklayan bir kimse, velilik adına hak kazanamaz, yiyecek bir şeyler saklayan kimse Allah hakkında kötü zan beslemiş olur' iddialarında bulunan sufilerin kanaatleri reddedilmektedir. Bu iddiada bulunan kimselerin bu kanaatlerini reddetmek için bu hadisler de yeterlidir.

 

باب: الحَيْسِ.

28. HAYS YEMEĞİ

 

حدثنا قتيبة: حدثنا إسماعيل بن جعفر، عن عمرو بن أبي عمرو، مولى المطلب بن عبد الله بن حنطب: أنه سمع أنس بن مالك يقول:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم لأبي طلحة: (التمس غلاماً من غلمانكم يخدمني) فخرج بي أبو طلحة يُردفني وراءه، فكنت أخدم رسول الله صلى الله عليه وسلم كلما نزل، فكنت أسمعه يكثر أن يقول: (اللهم إني أعوذ بك من الهم والحَزَن، والعجز والكسل، والبخل والجبن، وضَلَع الدَّين، وغلبة الرجال). فلم أزل أخدمه حتى أقبلنا من خيبر، وأقبل بصفيَّة بنت حيي قد حازها، فكنت أراه يُحَوِّي لها وراءه بعباءة أو بكساء، ثم يُردفها وراءه، حتى إذا كنا بالصهباء صنع حَيْساً في نِطَعٍ، ثم أرسلني فدعوت رجالاً فأكلوا، وكان ذلك بناءه بها، ثم أقبل حتى إذا بدا له أحُد، قال: (هذا جبل يحبنا ونحبه). فلما أشرف على المدينة قال: اللهم إني أحرِّم ما بين جبليها، مثل ما حرَّم به إبراهيم مكة، اللهم بارك لهم في مُدِّهم وصاعهم).

 

[-5425-] Enes b. Malik r.a.'den, dedi ki: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ebu Talha'ya:

 

Sizin küçük çocuklarınızdan bana hizmet edecek küçük bir çocuk araştır, dedi.

 

Ebu Talha beni arkasında terkisine bindirerek çıkarıp götürdü. Ben de Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ne zaman konakladıysa gider ona hizmet ederdim. Onun:

 

Allah'ım, kederden, üzüntüden, acizlikten, tembellikten, cimrilikten, korkaklıktan, ağır borç yükünden ve erkeklerin galip gelmesinden sana sığınırım, duasını çokça yaptığını işitir dururdum. Bu şekilde Hayber'den dönünceye kadar ona hizmet edip durdum. Hayber'den kendisi için ayırmış olduğu Huyey'in kızı Safiye ile döndü. Ben onun Safiye için arkasında bir aba ya da bir örtü ile yer hazırladığını, sonra da onu arkasına, terkisine bindirdiğini gördüm. Nihayet es-Sahba denilen yere vardığımızda deriden sofralar üzerinde Hays denilen yemeği hazırlattı. Sonra beni gönderdi, ben de birtakım adamları davet ettim, onlar da gelip yemek yediler. Bu, Safiye ile evlenmesi (dolayısıyla) idi.

 

Daha sonra Medine'ye doğru yoluna devam etti. Nihayet Uhud'u görünce:

 

Bu bizi seven, bizim de kendisini sevdiğimiz bir dağdır, dedi, Medine'ye yaklaşınca da: Allah'ım, şüphesiz ben İbrahim'in Mekke'yi haram kıldığı gibi Medine'nin iki dağının arasını da haram kılıyorum. Allah'ım, (Medinelilerin) mudlerini ve sa'larını onlar için bereketli kıL."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Hays yemeği." Buna dair açıklama, -başlıktaki hadisin şerhi ile birlikte- Meğazı bölümünün Hayber gazvesinde Safiye kıssası başlığında (4211.hadiste) geçmiş bulunmaktadır.

 

Hays, aslında hurma, keş ve tereyağından yapılır. Bazı hallerde keşin yerine doğranmış ekmek ya da un da konulabilir.

 

"Ağır borç yükü." borcun ağırlığı demektir.